Western Union (WU)  1876 yılında, A.B.D.’de  telegraf hizmetleri sunan bir şirketti. Bugünkü değerlerle şirketin piyasa değeri 850 milyon ABD $ ‘a ulaşmıştı (o günkü değerleme ile 40 milyon $) ve WU ticari başarı açısından kıskanılacak bir pozisyona erişmişti. 1877 yılında Alexander Graham Bell, WU’na, ‘konuşan telgraf’ olarak adlandırdığı  telefon keşfi  ile ilgili patenti 100 bin $ karşılığında teklif etti; ancak WU, Bell’in teklifini çok yüksek bularak reddetti.

Bu olaydan kısa bir süre sonra, 1900’lı yılların başında telgraf trafiğinde rahatsız edici düşüşler yaşanmaya başlandı ve 1909 yılında AT&T, WU’nin %30 hissesini satın alarak hakim ortak sıfatını kazandı. Halbuki, WU yönetimi tehdit ve fırsatları akıllıca değerlendirerek ‘konuşan telgraf’ patentine yatırım yapmış olsaydı, daha 1890’lı yıllarda AT&T şirketinin hakim ortağı olabilirdi.

Şimdi günümüze dönelim: Acaba tarih tekerrür mü ediyor?

A.B.D’de sabit telefon hatları sektöründe  hakim oyuncu statüsündeki  AT&T ve Verizon firmalarının 2016 yılı sonu itibariyle, geçmişteki onaltı yılda ciro kayıplarının toplam 200 milyar $’ı aşacağı öngörülmektedir . 1997 yılında bireysel kullanıcılar sektöründe  sabit hat penetrasyonu %97 oranına erişmiş iken, bu oranın 2015 yılında %36 seviyesine gerileceği tahmin edilmektedir. Peki sabit hat operatörlerinin yerini kimler almaktadır? Mobil operatörler tabii ki.

Bir de bize dönelim: Ülkemizde durum nasıl acaba?

Son bir yılda 1.2 milyon civarında sabit telefon hat aboneliğinin iptali gerçekleşmiş. 2010 yılı sonu itibariyle 16.2 milyon olan sabit telefon hat sayısının, 2012 yılı sonu itibariyle 14 milyona gerilemesi bekleniyor. Öte yandan, Eylül 2012 itibariyle mobil hat kullanıcı sayısının 67 milyon’a ulaştığı biliniyor. Mobil iletişimde üçüncü nesil (3G) kullanımı şaşırtıcı bir seyir takip ederek, Haziran 2012 itibariyle, bir yıl içinde yaklaşık 13 milyon adet artarak 38 milyon 3G abone sayısına ulaşmış.

Ülkemiz banka sektörünün digital kanallar üzerinden gerçekleştirdiği iş hacimlerine göz attığımızda, bugün 9 milyondan fazla aktif internet kullanıcısının düzenli ödeme-fatura ödeme talimatlarından, kredi başvuru işlemlerinden ve kredi kart başvurularından oluşam  işlem kompozisyonunu digital ortamda gerçekleştirdiklerini görüyoruz. Bankacılık sektöründe çok önemli iş fırsatlarına ortam hazırlayacak mobil cüzdan uygulaması da çok yakın geçmişte uygulamaya koyulmuş bulunuyor.

Bankacılık sektörü, değişen müşteri davranışlarını yakından izleyip, rekabetci ortamda fark yaratmak amacıyla hedef kitlelerine iz bırakan  deneyimler yaşatmak üzere yoğun çabalarını sürdürürken acaba diğer sektörlerde ‘tahrip gücü’ yüksek olabilecek ne tür inovasyon örnekleri yaşanmakta? Ülkemiz açısından geleceği okuyabilmek amacıyla batıdaki uygulamalara göz atmamız bir perspektiv oluşturmak açısından yararlı olabilir. Zira, TCMB, ödeme sistemleri alternatiflerinin artmasını sağlayacak kanun taslağının hazırlığını tamamlamak üzere.

A.B.D.’de yayınlanan, inovasyon ve digital ortamdaki gelişmeleri yakından izleyen Fast Company dergisinin 2011 yılında, finans alanında en inovativ şirketler listesine bir göz atalım: PayPal, Citibank, SecondMarket, mPowerGroup, Intuit, StockTwits, Kiva, BancVue, Yodlee, Wealthfront. 2012 yılı listesinde ise şu şirketler yer almaktadır: Square, Starbucks, Kickstarter, PayPal, Y Combiner, SecondMarket, American Express, Dwolla, Simple, StockTwits.

Bu iki liste de ilk bakışta insanı şaşırtıyor; değil mi? 2012 listesinde, American Express haricindeki hiç bir marka, bankacılık işlemleri ile ilişkilendirilmiş olarak, bankacılara pek tanıdık gelmeyebilir. Üstelik, American Express’in bu listede yer almasının nedeninin de bankacılık faaliyetlerindeki yenilikci uygulamalarından dolayı olmadığını  belirtirsem nasıl hissedersiniz? American Express, PayPal benzeri mobil ödeme hizmeti (Serve) ile banka kanalları haricinde kullanıcıların para havale etmelerine ve paralarını tutmalarına imkan verdiğinden  Fast Company dergisinin listesinde yer almış.

Ortalıkta toz duman epeyce artmış gibi gözüküyor.

Square, 2009 yılında kurulmuş olup  üye işyerlerinin, bireysel müşterilerinden, bankacılık sektörüne nazaran daha  süratli, daha düşük hizmet  komisyonu karşılığında ve daha az bürokrasi ile akıllı mobil cihazlar üzerinden tahsilat yapabilmelerine ortam oluşturuyor. Square’in 2012 yılında aracılık etmiş olduğu işlem hacminin 10 milyar $’ı aşacağı tahmin ediliyor. Square’in yolundan giden diğer girişimlere de göz atalım, insan daha da şaşırıyor bu kadar çok cesaretli şirketle karşılaşınca: Mpayy, Zong, Toro, Mobile Trend,     Echovox, EazyMo, Freeddom Tecnologia e Servicos S/A, Boku, Payby.Me Mobile Payment Solutions, Cimbal, Inc., Payfone, Paydiant, Onebip, Iceni Mobile Money,     ModoPayments, QThru, Cashlog, boxPAY, Beamit.

A.B.D.’de haftada 2 milyon adetten fazla işlem gerçekleştiren Starbucks’ın hediye kartları ve peşin ödemeli kartları vasıtasıyla 2012 yılı içinde 3 milyar $ depozito toplayacağı bekleniyor. Starbucks bu  rakkamla,  FDIC programına dahil olan mali kuruluşların adet olarak %95’ini oluşturan kümenin içinde bulunan her bir mali kuruluştan daha fazla fon tedarik etmiş oluyor, üstelik faizsiz!

İki listede yer almamış olmakla beraber bankalara meydan okuyan iki uygulamadan daha söz etmek istiyorum.

Birincisi M-Pesa. 2007 yılında Doğu Afrika’da mikro kredi kullanıcılarının kolaylıkla kredilerini çekebilmelerine ve  geri ödemelerine imkan tanımak üzere bir öğrenci grubu tarafından geliştirilen aplikasyon Kenya, Tanzanya, Uganda ve Rwanda’da olağanüstü bir mobil ödeme sisteminin oluşmasını sağladı. Doğu Afrika ülkelerinde toplam 14.5 milyon adet banka hesap sahibi varken, M-Pesa mobil ödeme hizmet paketi sayesinde 43.5 milyon civarında mobil telefon abone sayısına ulaşıldı. Sadece, Kenya’da, bankacılık sektörünün dışındaki 28,000 ödeme noktası vasıtasıyla 2011 yılında 14 milyonu aşan aboneye hizmet sunuldu.

İkinci uygulama sadece bireylere kredi sunan platformlar. Bu  başlık altında  iki örnek sunacağım.

2007 yılında A.B.D. de kurulmuş olan Lending Club, bireylere sadece on-line üzerinden kredi vermektedir. Kurulduğu tarihten bugüne kadar toplam 1.2 milyar $ tutarında bireysel kredi vermiş olan Lending Club, Utah’ta kurulu WebBank’in lisansı altında faaliyet göstermektedir. İşlem bazında ortalama kredi tutarı 12,000 $ civarındadır. Kredilerin fonlaması ise değişik risk kategorilerinde ihraç edilen sabit getirili  tahviller ile sağlanmaktadır. Tahviller bireysel yatırımcılara, aile fonu yönetimlerine ve sigorta şirketlerine satılmaktadır.

İkinci örnek İngiltere’de kurulu olan Zopa firmasıdır. Kurulduğu 2005 yılından bugüne kadar İngiltere, A.B.D., İtalya ve Japonya’da faaliyette bulunup toplam 250 milyon PS tutarında kredinin bireylere sunulmasına aracılık etmiştir. Zopa, kişiden kişiye borçlu-alacaklı ilişikisine ortam oluşturan bir platformdur. İngiltere’deki kredilendirme işlemlerinde kredi veren kişiler 10PS ve katları tutarında fonlama yapmaktadırlar. Zopa kredi riski üstlenmemektedir. Bu arada, İngiltere’de kişiden kişiye borçlu alacaklı iş hacmi, mortgage kredileri hariç bankaların toplam tüketici kredi hacminin %3’ne denk düşmektedir. Hiçte küçümsenecek bir manzara olmasa gerek.

Sigorta sektöründen bir örnek referans çercevemizin daha da anlam bulmasına katkıda bulunacaktır: Almanya’da kurulu Friendsinsurance adındaki platform, Facebook’dan devşirilen 15 kişiyi geçmemek üzere oluşturulan gruplara, sigorta poliçesindeki muafiyet tutarını sigorta ettirtmek isteyen kişilere sigorta teminatı sunmalarına aracılık ediyor. Herbir kişinin üstlendiği risk 30-50€ arasında değişiyor.

Bankalar bu yıllarda, rakiplerine karşı üstünlük kurabilmek için  bir taraftan digital ve geleneksel kanallarında aynı kullanıcı deneyimini sağlamak ve kesintisiz bir deneyim algısı yaratabilmek için çaba sarf ederken bir taraftan da ellerindeki ‘big data’ dan daha çok yararlanarak  çapraz satışlarla müşteri sahipliğine daha da büyük  değer katabilmek üzere  çalışmalarını sürdürmektedirler.

Bu iki önemli çalışmayı sürdürürken, bankaların, kendi sektörleri dışında süratle gelişmekte olan ve bugünlerde doğrudan rakip olarak algılamadıkları oyuncuların tahrip gücü yüksek manevralarını da göz ardı etmeden ve küçümsemeden yakından izleyip, stratejik karşı hareketlerde bulunmaları  müşteri sahipliği konusunda güçlenmelerine  imkan tanıyacaktır.

 

Bu yazı Finans Dünyası dergisinin Şubat 2013 sayısında yayımlanmıştır.